| The complex situation of Catholicism in Great Britain had results in their Colonies. |
Katolisizm'in Büyük Britanya'daki kompleks durumu kolonilerinde etkisini göstermiştir. |
| At the time of the American revolution, Catholics formed approximately 1.6% of the total American population of the original 13 colonies. |
Amerikan devrimi zamanında, Katolikler orijinal 13 kolonideki Amerikan nüfusunun yaklaşık %1.6'sını oluşturuyorlardı. |
| If Catholics were seen as potential enemies of the British state, Irish Catholics, subject to British rule, were doubly-damned. |
Katolikler İngiliz devletinin potansiyel düşmanları olarak görüldülerse, İngiliz yönetimine tabi İrlandalı Katolikler iki kat daha da lanetliydiler. |
| In Ireland they had been subject to British domination. |
Bunlar, İrlanda'da İngiliz hakimiyetinin altındaydılar. |
| In America Catholics were still forbidden from settling in some of the colonies. |
Amerika'da Katoliklerin hala bazı bölgelere yerleşmeleri yasaktı. |
| Although the head of their faith dwelt in Rome, they were under the official representation of the Catholic Bishop of the London diocese, one James Talbot. |
İnançlarının baş temsilcisi Roma'da olmasına rağmen, Londra piskoposluğunun Katolik Piskoposu James Talbot'un resmi temsilciliği altındaydılar. |
| When War began, Bishop Talbot declared his faithfulness to the British Crown. |
Savaş başladığında, Piskopos Talbot İngiliz Tacı'na olan sadakatini ilan etti. |
| (If he had done otherwise, Catholics in England would have been in trouble. Anti-Catholic sentiment still ran high.) |
(Eğer aksini yapsaydı, İngiltere'deki Katoliklerin başları belaya girerdi. Katılık karşı tutumlar hala yüksekti.) |
| He forbade any Colonial priest to serve Communion. |
Herhangi bir Koloni rahibinin Kominyon hizmeti vermesini yasakladı. |
| This made practice of the faith impossible. |
Bu inancını yerine getirmeyi imkansız hale getirdi. |
| This created sympathy for the Colonial rebels. |
Bu Koloni isyancılarına yönelik sempati duyulmasına sebep oldu. |
| The Continental Army's alliance with the French increased sympathy for the faith. |
Kıta Ordusu'nun Fransızlar ile ittifakı bu inanca olan sempatiyi arttırdı. |
| When the French fleet arrived in Newport, Rhode Island, the colony repealed the Act of 1664 and allowed citizenship to Catholics. |
Fransız filosu Newport, Rhode Island'a vardığında, koloni 1664 yasasını yürürlükten kaldırdı ve Katoliklere vatandaşlığa izin verdi. |
| (This anticipated the provision of the Constitutional Bill of Rights which would strike anti-Catholic laws from the books.) |
(Bu, Katolik karşıtı yasaları kitaptan çıkaracak olan Anayasal Haklar Bildirgesi'nin hükmünü öngörüyordu.) |
| After the war, the Pope created an American Bishop, John Carroll -- a descendant of the same Carrolls who had helped found Maryland -- and an American Diocese communicating directly with Rome. |
Savaştan sonra, papa Amerikan bir piskopos olarak --Maryland'ın bulunmasına yardım eden Carroll'ların soyundan gelen-- John Carrell'ı ve Roma ile doğrudan iletişim kuracak bir Amerikan Piskoposluğu tesis etti. |
| The British government commanded General Thomas Gage to enforce the Intolerable Acts and shut down the Massachusetts legislature. |
İngiliz hükümeti General Thomas Gage'e Tahammül Edilemez Yasaları yürürlüğe koymasını ve Massachusetts meclisini kapatmasını emretti. |
| Gage decided to confiscate a stockpile of colonial arms located in Concord. |
Gage, Concard'da bulunun bir koloni silah stokuna el koymaya karar verdi. |
| On April 19, 1775, Gage's troops marched to Concord. |
19 Nisan 1775'te Gage'in birlikleri Concord'a doğru yürüdü. |
| On the way, at the town of Lexington, Americans who had been warned in advance by Paul Revere and others of the British movements made an attempt to stop the troops. |
Yol üzerinde, Lexington kasabasında, Paul Revere ve diğerleri tarafından İngiliz harekatı konusunda önceden uyarılmış Amerikanlar birlikleri durdurma girişiminde bulundular. |
| No one knows which side fired the first shot, but it sparked battle on Lexington Green between the British and the Minutemen. |
Hiç kimse ilk kurşunu hangi tarafın sıktığını bilmiyor ama bu kurşun Lexington Green'de İngilizler ve Minutemen'ler arasındaki savaşın fitilini ateşledi. |
| Faced against an overwhelmingly superior number of British regular troops in an open field, the Minutemen were quickly routed. |
Ezici bir üstünlükteki İngiliz birlikleriyle açık alanda karşı karşıya kalan Minutemen hızla bir bozguna uğratıldılar. |
| Nevertheless, alarms sounded through the countryside. |
Yine de, taşrada alarm sesleri yükseldi. |
| The colonial militias poured in and were able to launch guerrilla attacks on the British while they marched on to Concord. |
Koloni güçleri akın etti ve Concord'a ilerleyen İngilizler üzerinde gerilla saldıları düzenlediler. |
| The colonials amassed of troops at Concord. |
Koloni güçleri Concord'da toplandılar. |
| They engaged the British in force there, and they were able to repulse them. |
Orada İngilizc güçleriyle çatışmaya girdiler ve onları geri püskürtmeyi başardılar. |
| They then claimed the contents of the armory. |
Sonrasında cephaneliğin içindekileri aldılar. |
| The British retreated to Boston under a constant and withering fire from all sides. |
İngilizler her taraftan sürekli ve şiddetli ateş altında Boston'a kadar geri çekildier. |
| Only a reinforcing column with artillery support on the outskirts of Boston prevented the British withdrawal from becoming a total rout. |
İngiliz geri çekilmesinin tam bir bozguna dönüşmesini önleyen tek şey Boston'ın eteklerindeki bir topçu desteğiydi. |
| The following day the British woke up to find Boston surrounded by 20,000 armed colonists, occupying the neck of land extending to the peninsula the city stood on. |
Ertesi gün, İngilizler uyandıklarında etrafları 20,000 silahlı koloni güçleriyle sarıldığını ve şehrin üzerinde bulunduğu yarımadaya kadar uzanan toprakları işgal ettiklerini gördüler. |
